Kendimi avutamıyorum. Saatlerce yürüdüm, şarkılar dinledim, dostlarımla görüştüm fakat yokluğunun verdiği acıyı dindiremiyorum. Kendi cümlelerime güvenemediğim için acımı ve çaresizliğimi ifade edebileceğim şiirler düşündüm. Sonra aklıma "kuş nasıl tarif edecek konsa yeryüzünde av, uçsa bir ömür boynunda vebal" dizesi gelince düşünmeyi bırakıp hafifledim, beni benden daha iyi ifade edebilen dizelerin olması ne de rahatlatıcı. Biraz uyusam bari diye düşündüm az önce, sonra senli karmaşık rüyalar görerek uyandım. Uykuya da sığınamadım. Hafızamın kötü olmasına güvenerek zaman belki iyi gelir diyorum, silinir anılarımız zamanla, kalmazlar aklımda. Hayata devam edecek güce ihtiyacım var, sanki seninle birlikte gitti tüm gücüm, savunmasız kaldım. Seninle aramızda kimsenin bilmediği, sadece ikimizin anlayabileceği bir dili konuşuyorduk. Bunu o kadar çok özleyeceğim ki... Belki de içten içe bitmesine dayanamadığım için sana veda edemedim. Sen güzel cümlelerle veda ederken ben sadece sustum uzun uzun. Bu cümleleri içimdekileri bil diye yazıyorum, sen gittikten sonra neler olduğunu bil istedim. Keşke sana kal diyecek kadar cesur olabilseydim, keşke senin kadar cesur olabilseydim, ama değilim. Biliyorsun senin kadar romantik de değilim, senin cümlelerinin yanında basit kalacak ama kendi çapımda en içten cümlemi söyleyip gidiyorum: Ben seni çok sevdim.