“Neden, diye sormuştu Deleuze; her aşk, her yaşantı, her olay bizi yaralıyor, paramparça ediyor? Neden bütün olaylar hep bir salgın, savaş, yaralanma ya da ölüm türünden?” Hiçbir zaman olayla eşitlenemiyoruz, diyordu Deleuze -hep ya çok erkeniz ya da çok geç kalıyoruz; ya çok aceleciyiz ya çok pasif, ya çok ilerideyiz ya erişemeyecek denli uzakta. Ya şu: “Bana çok zayıf, kırılgan gelen hayatım, kayıp gidiyor elimden; ya da bu: “Hayata karşı zayıf olan ben kendimim, beni altüst eden, benimle hiçbir alakası olmayan biricik şeylerini ortalığa döküp saçan hayat.”