Yaz akşamları eser dururdu bozkırda. Dutlar haziranda, kirazlar temmuzda olur. Yarısını toprak, yarısını da kuşlar yerdi. Salatalıklara kıfır düşer, ağustosu pek göremezdi. Pörsük kurtlu elmaların kokusu sinerdi uzun seneye. Olmayana bitmeyene inat, anadan babadan yadigar ürpertili bir umuttu bizimkisi. Kadı evinden kaygana bekler gibi...