Bir gün geleceğine inanırlar. Tüm karanlıkların içinde o ışığı bulursun. En umutsuz olduğun an ışığa en yakın olduğun andır. Hâlbuki bu inanç bile ruhunu umuda zincirlemez mi? Bu denli yüceltilen umut değil mi seni kör çaresizliklere hapseden? Beklediğin umut, sonun olmuyor mu her seferinde? Tanrının en büyük çelişkisi değil mi umudu ışığa benzetip umudun karanlığında boğmak? İnsanı yoran beklentileri, umutları, arzuladıklarıdır.
Ya umut da biterse yazıyordu bir duvarda. Asıl o zaman başlar hayat diye haykırmak istedim. Yaşamak dediğin umudunun bittiği yere kuruludur. Çünkü umudunu da kaybettiğinde kendinden başka sarılacak kimsen kalmaz. Kendine sarılırsın. Kendinle kalırsın. Kendi kendinin umudu olursun. Umudu doğurursun. Işığı aramazsın karanlıkta. Işık sen olursun. Sonrası hep aynı… Yine düşersin. Tanıdık kuyuya düşmek yormaz insanı. Bilirsin ki yine kalkacaksın. Umut tükenmez. Kendine döndüğün her an yeniden rastlarsın. Hep yenilirsin. Hep düşersin. Hep de kalkarsın. Bu bir döngü olarak devam eder.
Yenilmekten korkma. Yenilgiyi kabullenememekten kork. Yenilgin doğumundur, her kalkışın daha güçlüdür. Hayat koca bir çelişkidir. Ve sen düşerken de iyisin. Unutma.