"Bazen durduk yerde bir olayın bütün yaşamımı değiştireceğine inanırdım. En çok da bu mecburi eve dönüşler sırasında, tam kapıda yakalardı bu duygu. Eşikte öylece kalır, gözlerim dalar, çocuksu bir umutla bir şeylerin olmasını beklemeye başlardım."


Yeraltı, Zeki Demirkubuz


Bir paragraf bir insanı ne kadar yakalayabilir, ne kadar tanıyabilir hatta ne kadar yaralayabilirse o kadar tanık oluyorum.

Bir şüphe bir umut derlerdi insanı hem yitiren hem yeşerten, kapı eşiğinde umutlarımı gizli saklı taşıdığım kavanozuma tanımadığım bir el vurmuşcasına sıkıldı içim tekrar tekrar okudukça.


Hiçbir arabesk mutluluk da vermedi birileri var içimizin benzediği diyerek. Sanki yaşanmış ve boşa umut edilmiş olanın izini sürüyormuş gibi toplamaya çalışıyorum paramparça kavanomuzun camlarını. İçimde kime, neye karşı olduğunu bilmediğim garip bir öfke...

Ne zaman, nerede, neyi, kimi tamamlamaya çalıştıysam o kadar azalmışlığım dağılmış gibi etrafa. Ne yeten ne yetişen var derken bir başkasının kabullenişine şahit olup tanımamazlıktan gelmek gibi.


Sürdüremediğim bir paragraf, bir eşikte, bir gece vakti; nice kaybolup gidecek umutların hatırına yazıldı bu gece. Üstelik öncekilerden daha gerçek, daha samimi...