İnsan ne tuhaf varlık değil mi Maria? Sonucunun hüsranla biteceğini bildiği bir hadise karşısında bile içinde o küçücük beklentiyi taşır. Tutunmayı arzuladığı bu incecik dalın aniden kırılabileceğini bilse dahi acıyı duyumsamaktan geri durmaz. Sevgilinin dudaklarından süzülen kelimeler canını acıtsa da birlikte nefes alabilmek hâlâ heyecanlandırır onu. Kızgın ifadelere, donuk bakışlara, kayıtsız kalmalara bunca şeye rağmen nasıl devam edebilir adım atmaya, söyleyebilir misin? Hangi kuvvet ruhu darmadağın eden bu isteksizliğe rağmen sürdürebilir varlığını? Aklını kaybetmiş aşka teslim olmuş fütursuzca atan bir kalp mi? Hayır, güzel kadın hayır! Bir “belkidir” var eden bu karşılıksız yolculuğu. “Belki birlikte aynı gökyüzünü seyredebiliriz” inancıdır yaşamayı mümkün kılan. Fakat neden sonra anlar hudutsuz bekleyişin ardındaki bu karmaşık resmi. Şiddetli fırtınalar engel değildir hareket etmesine. Çünkü sarılmıştır sımsıkı hayale... Bırakmıştır kendisini zamanın ötesine... Ve bu yüzden her karşılaşma ümidin kıvılcımlarını getirir beraberinde. Zihninde canlandırdığı fotoğraflar adını bir türlü koyamadığı gücün temsilidir. Bu gizli güçtür kuşatan insanı, bu güç umuttur işte.