Yine bir martın son günündeyim. Hani herkesin güneşi görüp üşüdüğü gün. Hep böyle olmaz mı. İnsanların görüşüne aldanıp sürekli dışarıya yazlık giysiyle çıkıp, üşüyüp durmaz mıyız? Hani oldu da ekstra giyinip ısınırız da, hangi kazak ısıtır ki bu kalbi, hangi mont sarabilir onca kötü vicdanı.


Yolda yürürken, bir köpeği yattığı yerden kaldırmaya kıyamayan bir akıl ile, köpeğe işkence ederek ayaksız bırakan akıllar nasıl savaş verebilir bu kaya parçasında. Sahtekarlık ile benlik kavgasında ideal benliklerini dolduranların mı yoksa bir kelebek öldü diye üzülenlerin mi gözyaşları dünya, ki aynı sulara akması ile dolacaksa dereler, kurusunlar. Şimdi sormak isterim, tam zamanı gibi, her gün sahibinin mezarı başında ağlayan bir köpek mi ya da sevgi adı altında sevdiği insana gereksiz agresiflik ve cinsellik eğilimini bahane ederek şiddet gösteren hayvan mı daha insan. Bu insan ile bu hayvanın aynı havayı soluması mı adaletli olan. Kimi sevdiğimiz mi mühim olan. Bence kime sadakat ve güvendir hakikat olan. Şimdi tekrar sorarım, ''Sevgi nedir?'' diye sorunca ''Eşimi kaybedeli 10 yıl oldu, çok özlüyorum'' diyen ve ağlayan 70 yaşındaki dayının sevmesi ile 23 yaşında sadece bir günü ona ayırmadı diye birbirlerine hakaret eden insanların sevmesi bir mi? Sorarım kolaydır bozmak, mızmız davranmak. Aman boş ver, ne gerek var, demek. Peki çabalayan insanların suçu ne. Bir düşünün Kars’ta tren istasyonunda çalışan dayı enayi mi de o çorak toprakta o kadar çok ağaç dikip bir şeyler başarıyor. Anlam veremiyorum bu kadar çok üreten insanların karşısında o kadar umutsuz insanların oluşuna. Bu denklemde eksikliklerin olduğu belli. Buralarda hâlâ daha temiz kalmış bakir düşüncelerin ve kalplerin var olduğuna eminim. Bu savaştan iki elinde çiçek olan tarafın galip gelmesi dileği ile...


İki elinde çiçek olan bir dünya var,

İçinde uzanıp giden birden fazla rüya.

Kiminin içinde kordan bir muhabere var,

Kimi elinde bir kova su bir çınar ağacı dibinde, ona can verme peşinde.

Kimi kimimin yardımına koşar elinde bir kürek ile,

Kimi de bir şeyin var mı diye sorar bisikletten düşüp ağlayan çocuğa.

Burada hassastır her kalp, herkes birbirine yardım etme mücadelesinde!

İki eli kelepçeli başka bir dünya daha var,

Ait değilim buraya, hissedebiliyorum, biliyorum hatta.

Burada nankör insanlar var.

İşini gördükten sonra sen kimsin diye soranlar,

Birbirini aldatanlar, yalanlar, yalanlar, yalanlar, pembe yalanlar, siyah yalanlar, daha çok yalan var.

Sahte sevgiler ile çifte kavrulmuş aşklar var!

Hamuru bile tuhaf bu tarafın, bir günde bayatlayan hayatlar...

Burada yok hükmündedir kalpler, herkes birbirinin mezarını kazma mücadelesinde!