Harap bir kayısı ağacının gövdesinde işliyor saatim

Zamana derman bulamadım acı bir çekirdeğin yaşam dolu özünde

Bir ah miktarı bile acı sızdıramadım

Beni bir şiirle mübadele ettiler

Lacivert bir gökyüzünde yangınım sürdü kırk gün

Heybemde iki gün önceden kalmış kuru ekmeğim kaldı

Bir de katık ettiğim, umut yükü

Biraz da o yük tüketti her şeyi

Bırakmaya yüz bulamadım

Canımdan koparılmış bir güldü

Sulara koydum, çamurlara buladım

Acı bir türkü gibi söndü sanki tam boğazımda.

Katlanılmaz günler unutulur

Çok sevdiğim akşamüstlerinin lacivert rengi boyamaz olur gözümü

Kuşlara küserim, iki gözüm

Giderim hiç olmazsa,

Adımlarımı saya saya bitiririm yolu,

Bedeli ödenmemiş umutlar kâr kalır

Göğsüme sığmayan bu keder az gelir

Kuşlarla barışmazsam bir de

İşte o zaman duyun kör olduğumu

Pencere kenarı olsun yolum