Hayatın amacını unuttuğumuz anda kaybolmuş hissederiz. Bu bizim içinden çıkmamız gereken bir çukurdur. İçinde düşmüş olabiliriz ama orada kısılıp kalmaya gerek yok. Yalnızca yenilenmek için amacımızı hatırlamayalız. Amacımızı aklımıza geldiği anda sistem çalışmaya başlayacaktır ve içinde bulunduğumuz kötü durumun aksine hareket edebileceğiz. Bunun için amaç ve rutin gerekir. Amaç ateşlemeyi rutin ise yanacak malzemeyi sağlar. Bu sayede insan yine hayattayım diyebilir. Çünkü sıcaklık hayatın vazgeçilmezlerindendir. Sıcak hissetmeli uyanmalı hareket etmeli...
Amacımızı bulmalıyız insanlık olarak. Amaca yönelik hareket etmeliyiz. Amacımız dan sarptırmak isteyen her düşünce bir engeldir ve bu engelin üstüne çıkmalıyız. Daha üst bilinç hali ve ruh halini kazanmalı var gücü ile devam eden bir savaşçı gibi olabilmeliyiz.
Bunlar bizim elimizde... Hayatı inşa edebilecek bir kapasiteye sahibiz ancak bu kapasiteyi aktif hale getirmezsek yıllar geçip gidecek ve elde avuçta hiçbir şey kalmayacaktır. Hatta daha da kötüsü elde avuçta bir şey kalmadığının farkındalığı bile olmayacaktır. Bir gün ansızın hayat bitecektir kısaca ve kişi gerçekten kaç saniye yaşamıştır? Hiçbir anı bile hissetmiyorsa yaşamış sayılacak mıdır?