Hengame.


Savaşın içinden çıkmış gibi bir hâl var caddede. Özlemin getirdiği bakış var. Belli belirsiz adımlar, arkadaşlıklar. Nereden geldiği meçhul olan bir ses var burada. Gözlerim çarpıyor uzun zamandır görüşmeyen iki insanın bir anda sıkıca sarılmasına. Mutlulukları görülmeye değer oluyor. Mendil satmaya çırpınan adamın hallerine ortak oluyorum. Bir mendil sattığında başarının verdiği hazza seviniyor zannımca...


Yürüyorum. Gözlerimi kapatsam da bu hengameden çıksam diyorum. Uzaklara benliğimi götürüp kaybolsam diyorum. Çünkü artık anlamak, anlamlandırmak zor geliyor insana. Yabancılaşmışken yabancılaşıyorum. El ele tutuşan kalpler istiyorum. Gözlerinde gerçeklik payı sezemiyorum. Işıltılı hayat diye nitelendirdiğiniz o an da ben de kendimden bir parça bulamıyorum. Bu avare halimle gözlemlemekten başka bir şey gelmiyor içimden üst insan, üstinsan.


Şimdi tekrar sorsan neler yaparsın diye, yine aynı yerde, aynı yalnızlıkta sana sesleniyor olurdum. Belki biraz duvarları aşmış bir şekilde seslenirdin, yankın daha yakın gelirdi bana. Biliyorum verdiğim anlam karşılık bulmazdı sende. Bu yüzden sızlanırdım, kahrolurdum... Ben şimdi seni unutmadım, sadece sen de yarattığım anlamlardan kaçıyorum sevgili üst insan. Sevgili...


12.10.23