Eskiden sahip olduğum şeyleri bugünlerde daha sık anımsıyorum. Geçmiş birer gölge gibi ardımdan beni takip ediyor. Hızlı geçen aşkların ihtirasları insanı fazla meşgul etmez ama bazı tutkular kendini sürekli tekrarlatır. Zaman gizemli bir kavram. Geçirdiğimiz her vakit aslında özlediklerimizi daha acı hissettiriyor. Hiçbir şeyi tamamlayamadığım, hep eksik bıraktıklarımın ardından koşma istencinde teselli bulmak istediğimden belki. Belli bir andan sonra geriye dönmeyi korkunç bir açgözlülükle istesem de bu bir seçenek değildi, asla olmadı. Zaman eninde sonunda her şeyi mahvettiği gibi beni de mahvetti. Şimdiyse her şey çoktan yıkılmış ve tozları etrafa saçılmış bir şekilde kendini sergiliyor. Yaşadığımız anılar bir mayın tarlası gibi; onların size zarar vermesini engellemeden onlara ulaşamazsınız. Attığınız her adımda ise duygularınızdan ve kişiliğinizden daha çok kaybedersiniz. Daha sonra bu kayıplarla yaşamayı öğrenmeye başlarsınız. Derin pişmanlık tam bu noktada başlıyor olacak ki, her şey için çok geç olduğunun farkına varıp kararlarınızı sorgulamaya başlarsınız. İçinizde yükselen ses, suçluluk ve pişmanlık arasında gidip gelmeniz için sizi bir tuzağa çeker. Bu durumla karşılaştıktan sonra kendinizi tekrar etmeye başlarsınız. Günleriniz gitgide birbirine benzemeye başlar. Yaşlı, acımasız ve münzevi birine dönüşmenizi izlersiniz.Sonra sadece tek bir pişmanlığınızı düşünürsünüz.Yaptığınız en ağır seçim aynalarda bile sizi bırakmaz.Kendinize verebileceğiniz tek cevap her şey için çok geç olduğundan ibarettir.