Bilirdin sen çaya kaç şeker attığımı.
Yapma hiç var olmamışsın gibi hayatımda.
Bilirsin boş içemediğimi,
Bilirsin birkaç kurabiye ve kek iyi gelir.
Tatlıyı severim ben.
Yeterince tat alamadığımdan mıdır yaşamdan bilmem.
Çayı şekersiz içemem,
Yumuşak simit hiç sevmem, hele açmayı
Aman diyeyim ötemde dursun kat kat şerbetli baklava!
Hafif olsun zararı bir anda dokunmasın.
Yavaş yavaş çeksin seni içine hayat gibi...
Komaya azar azar götürsün
O zaman hissetmezsin acıyı
Bir anda oturmaz mesela
Sevdiğinden duyduğun ağır, kaldırması güç söz gibi...
.
.
.
Böyle böyle yitiyoruz işte,
Yavaş yavaş gönlümüzden.
İnceliklerimizden, hassasiyetlerimizden, fıtratımızdan...
Doğarken ki tertemiz sayfa yok artık.
Kömür oldu sayfalar.
Silmeye yok mecal rafları.
Hatırı sayılı kayıtlı dosyaların,
Açtıkça yüzüne vurur sayfalar dolusu susuşlar.
Sanıyorsunuz ki günahtan kara sayfalar
Hayır değil
Tepkisizlik bu düpedüz !
İnsafsızlık benliğine
Yermenin vücut bulmuş hali şu an evet yazıyor, karalıyor bir şeyler baksana dağınık masası
Vakitsiz mi? Evet
Geç mi?
Hayır, güç
Olsun.
Olmazlara inat olsun bu sefer
Büyüt yine içinde yıllardır açamayan o çiçeği
Büyüt de saçsın etrafa baharları...
Biz utanalım bu sefer.
Biz utanalım...