Yitirdik biz. Her şeyi yitirdik. Önümüzü o kadar uzun bir süredir göremez hâle geldik ki kaygılanmadan bir gün bile geçiremez olduk. Kaygı, nefes gibi oldu bizim için. Diğerleri sadece geleceğinden kaygılanırken biz bugün için de yarın için de kaygılanır olduk. Gelecek geldi bizim için.


Kendimizi hiç tanıyamadık. Başkalarının bizi tanıdığı hâl, biz oldu. Başkalarının hakkımızdaki düşüncelerini, bizde gördükleri potansiyelimizi ve arzularımızı, başkalarının başarı saydığını kendimiz sandık. Belki de biz çok daha fazlasıydık ama bilemedik. Neleri yapamayacağımıza ve neleri yapabileceğimize biz karar veremedik. Kimseyi de aksine ikna edemedik.


Tüm bunların sebebi belki bazen bizdik, evet. Fakat asla sadece biz değildik. Arzuların, potansiyelin hep hayal kurmak olduğuna o kadar inandırıldık ki bu gerçeğimiz oldu bizim. Fazlasını istemek şımarıklığa varan hayalperestlikten öteye geçemedi. Neyi istememiz gerektiği hep başkaları tarafından söylendi. Peki biz ne istiyorduk? Farklı olmak, aykırı olmak demek ve aykırı olmak kötüdür. Bize öğretilen buydu. Fakat bu doğru muydu? Bu evrendeki her şeyin eşsiz olduğu, biricik olduğu gerçeğini ilk kim göz ardı etti? Biz neden bu kadar benzedik aslında en olmak istemediğimize?


Aksinin olamadığına inandırıldık çünkü. Yetinmek çok yanlış anlaşıldı ve bu yanlış anlaşılan hâli öğretildi bize. Şükretmek de öyle. Ya daha çok ister ve bunun için çabalarsak daha fazlası olabilme ihtimalimiz? Niye kimse bize bundan söz etmedi?


Biz potansiyelimize olan inancımızı yitirdik. Bir şeylerin düzeltilebileceğine hatta bir şeyleri bizim düzeltebileceğimize olan inancımızı yitirdik. İyileşebilmeye dair her şeyi yitirdik. Umudumuzu yitirdik. Bugüne, yarına ve geleceğe dair umudumuzu yitirdik. En kötüsü de umudun yitip giden bir şey olduğunu sandık. Fakat öyle miydi? Umut etmek, yitip gider miydi?


Yeter, diyebilmek güzel. Yıllarca emek verdiğin şeyin yanlış olduğunu görmek biraz acı verebilir. Fakat doğru olanı bulduğunda geçmişi koca bir ders olarak görmek ayrı güzel. Sen, sensin tüm yanlışların ve hatalarınla. Ama asla sandığın şey değilsin. Çok daha fazlasını yapabilirsin çünkü zaten çok daha fazlasısın. Sen bedeninden ibaret değilsin. Bedenin senin en küçük parçan belki de. Uyan, aydınlan ve kendine bir bak. Evren sana her an eşsiz olduğun gerçeğini haykırıyorken, sen benzeme herkese. Geleceğini sen şekillendir sana verilen kalıpları reddederek. Neyi istersen o olursun. İste ve ol.


Nefes almayı bıraktığın gün senin umudun tükenebilir fakat senin hayatın başkasına da umut olabilir. Bunu unutma.