İçim geçmiş bir ağacın altında sızmışım.

En tatlı yerinde uykunun bir çocuk görmüşüm.

Ortası ayrık dişleriyle gülerek karşımda durmuş.

Ömrüm boyu yüzüme gülen tek masum oymuş.


Kulaklarım uğuldamış, gözerim kısılmış

ve şakaklarım çatlarcasına hatırlamaya çalışmışım.

Güzel günler kadar eskide kalmış,

eski günler kadar güzel yüzünü...

İçimdeki boşluk ne kadar büyükmüş!

Ne kadar yüksek sesle anlatsam duymaz.

Bir ucundan haykırsam, diğer ucuna nefesim varmaz.

Dünyaları doldursam yine dolmaz.

Ne kadar özlediysem o kadar büyükmüş.


Bıraksam en tepesinden kendimi,

yere çarpmam çocukluğum kadar sürer belki.

Belki düşmeden büyürüm.

Başımda saç, ağzımda diş, dizlerimde derman kalmaz.

Son bir gayret doğrulup, yokluğuna doğru yürürüm.