Bir sabah telaşesi...

Güneş ışıklarını pencereme değdiriyor.

Hayır, kabul etmeyeceğim,

Güneş doğmadı, henüz doğamaz.

Hissediyorum,

Sen henüz uyanmadın...


Yazık ki sevememişim seni,

Yazık ki benden çok sevmişler seni...

Nasıl inandın...

Nasıl...

Nasıl görmezsin...

Yazık ki sen hiç görmedin beni...


Bir gece ve düşünce sarhoşluğum...

Bir şiir okudum;

Gözlerimden yanaklarıma süzülen bir yol...

Kalbim parçalanıyor sandım.

Ağlamak istedim, belki mastar eki almadan.


Yıldızlara baktığımda aklıma gelirdin...

Yıldızlarımı kirlettin.

Bir avuç heves için yıldızlarımı mahvettin.

Ben aynı gökyüzüne seninle bakıyordum,

Göklerimi hevesle boyadın...


Sustum...

Sustum çünkü ne zaman konuşsam;

"Canım yanıyor" dedin...

Sustum.

Sustum ki canın yanmasın...

Senin canın hiç yanmadı,

İçten içe hep bendim yangın içinde olan...


Seninle konuşmak istiyorum;

Öyle, hava, su, toprak, tahta...

Tükenmiş nefes ve iki damla yaş.

Belki alışkın değildim kafiyelere,

Belki yetersizdi sözlerim seni sevmeye,

Belki sadece senin körlüğündü mesele...

Sadece ve yalnızca, seni sevdim.


Korkuyorum seninle konuşmaktan...

Kahretsin ki korkuyorum sensiz kalmaktan...

Çok korkuyorum sana benzemekten...

Ben gibi sevene, sen gibi davranmaktan...


Rüyaları sevmem derdim, neden keşke bilsen...

Rüyalarımda bile gerçeğin farkında oluyorum.

Sen "seni seviyorum" diyorsun,

Ben ise "sevmiyorsun, bu bir rüya" diyorum.


Seni sevmek ne büyük tesadüf,

Seni sevmek ne meşakkatli iş...

Seni sevmek için yürek yemek gerekir.

Senin için gülmekten,

Hatta sevmekten vazgeçmek gerekir...


Sen ise Gece'yi çok sevdin...

Sen, rastgele birini de sevdin...

Sen bir tek beni sevmedin.

Beni neden sevmedin?