Hayalinde geçiriyorsun hayatını, bir rüyanın kollarında sıkışmış gibi. Her an uyanmaktan kaçarken, gerçek dünyanın hızlı akan zamanının farkına varamıyorsun. Komada yaşar gibi, bir uyanıklık hali bulamıyorsun içinde. Gözlerini açsan, belki de fark edeceksin ne kadar değerli ve önemli olanı.
Bir malikanede yaşıyorsun, parayla dolup taşan cebinle. Hayalini kurduğun her şey, neredeyse elinin altında. Ama içinde bir boşluk var, sanki sahip oldukların seni doyurmuyor. Bir şeylere koşmaya başlıyorsun, geriye doğru. Gerçek olmayan, belirsiz bir hedef peşinde. Ve sadece sahip olmalısın, çünkü başka bir çıkış yolu göremiyorsun.
Uyumak, yapmış olduğun şey. Ama uyanık olduğunu düşünüyorsun, gerçekte değilsin. Ne aradığını bile bilmiyorsun. Her şeyini içine koyuyorsun, umutla belki bir gün içindeki boşluğu doldurabilirsin diye. Ama yaşlandıkça, omuzlarındaki yük ağırlaşıyor. Geriye dönüp baktığında, pişmanlık kaplıyor içini. Bir hayatın var, ama gördüğün tek şey hataların.
Her sabah uyanıyorsun, ama sanki hiç kalkmamışsın gibi. İşe gitmeye çalışıyorsun, ama bir amacın olmadığını düşünüyorsun. Motivasyon arıyorsun, ama her şey elinden kaçıyor, başarısızlıkla sonuçlanıyor. Değersiz hissediyorsun kendini. Etrafa baktığında, diğer insanları mükemmel olarak görüyorsun, ama sen kendini kusursuz diye tarif edemiyorsun. Tanrı'ya parmak sallıyorsun, hayatını düzeltmesi için. Ama hiçbir şey işe yaramıyor.
Gizlemeye çalışıyorsun, sanki her şey yolunda gibi görünsün. Ama içinde her şeyin çöktüğünü hissediyorsun. Diğer insanlara güvenmekte zorlanıyorsun, zihinsel olarak eziliyorsun. Tek bir hayatın var, ama her bakışında, sahip olduklarının boşa gittiğini hissediyorsun. Uyanık olmamanın sebebi, ileriye gidememenin nedeni.
Her gün aynı rüyayı yaşamaktan vazgeçmelisin. Belki de uyanmak, gerçek bir yaşamı keşfetmek için cesaret gerektirir. Unutma, rüya içinde yaşamak, aslında hiç yaşamamak demektir. Belki de şimdi uyanmanın tam zamanı. Uyan, gerçek yaşam seni bekliyor.