o son çizgiyi yapmadan önce, 

biliyordum

bir şeylerin ters gittiğini

tepsilerin temiz olmadığını

bazı şeylerin saflıktan uzaklığını kavrıyordum. 

o son çizgiyi yapmadan önce çizgilerin çoğunu geçmiştim, 

camdan aşağı fırlatmıştım bazı tozları

ertesi gün gidip harıl harıl aramıştım. 

bulamayınca nasıl da ağlamıştım. 

o son sıvıyı tabakta pişirmeden önce 

biliyordum

boyumun kısalıp kollarımın uzayacağını,

yürüyüşümün yavaşlayıp gözlerimin kısılacağını. 

o son kağıdı mukozalı alana yapıştırmadan önce 

biliyordum

gözlerimin kapanıp gözümün açılacağını,

escher merdivenlerinden birer birer çıkacağımı ve 

ve de

allahın hikmeti ağaçların bana fısıldamaya başlayacağını. 

hepsini biliyordum da susuyordum.

klinikleri tanıyacağımı, ilaçları yutacağımı

methiyeler düzeceğim uyuşmaları

yakaladığım vizyonları ve ket vuruşları

"üç beyaza yakın dur" sayıklayışları

harfi harfime denk olanı yapacağımı;

en önemlisi de 

bu illetten asla kurtulamayacağımı

biliyordum. 

kendi sonumu ben dokuz senedir kendim yazıyordum

ve bir günü dahi pişmanlık duymuyordum.