mutlak yalnızlıktır bazen ödülün

acıdan gülümsetebilir belki de

içindeki çölün kum fırtına saatidir gece

vakit de yoktur... hem tükenmiştir vaden

ne desen faydasız bir mevsimdir şimdi

her şey bir başkalaşım

bir yabancılaşma içindedir

sen bile sen değilsindir artık

belki senden çok uzakta

bir başka sen bulma serüvenidir tüm yaşanılan


kırgınlıklar izah edilebilir mi kalbe?

içten içe kanar durur o, yo hayır

hiç durmaz bu nehir

ve kelimeler... ne çoklar... bir o kadar uzak

yalnızlık suskun mudur böyle hep

konuşsam havalanır mı damda güvercinler?


/


son sahnesini beklediğim aşk filminin

esas oğlanıyım naçizane

öperken usulca araladığım

gözlerimle gözlerine bakıyorum

kapalı...

set toplanmış

rejisörün koltuğu boş

bir başka manada çarpıyor kalbim

...

yalancıktan mı yapıyorlar diye soran bir çocuğun

yüzündeki muziplik kadar

uzun sürüyor bu aşk.


/



kapıları çalıp çalıp kaçan çocuklar gibi

nihayetsiz bir şarkıyı mırıldanıyorum

ezberimdeki bütün mavileri

hayat ve aşk gibi

adressiz ve nedensiz bırakıyorum

sen

uslu bir akşamüstünde istanbul'un

kelimelerin esrarında

ah yazık!

hep belkiyle açıklanabilen bir şarkının

mısralarındasın şimdi...


/


yüzünde hep kendini ele verme telaşı

bu sen değilsin biliyorum

sabahlar öyle güzel ki

ağlarsak ikimiz de suçluyuz bu oyunda.