Uzak köyler kurmuşuz birbirimize.

Öyle uzakmışız işte.

Yol uzun yüreklerimiz kırgın ve yorgun.

Yani anlayacağın bu yol geçilmez.

Ne sen gelebilirsin ne ben.

İkimizin tek görebildiği şey gökyüzü.

Ne ben senin köyünü bilirim ne sen benim köyümü.

Senin göğündeki kuşlar benim göğümde de uçar.

Göç etmişler gönülden gönüle.

Rüzgar kokunu alır getirir bana.

Belli çiçeklerin kokusu sinmiş üstüne yine.

Buradaki çiçeklerin hepsi soldu.

Çiçeksiz kaldım.

Kitapların arasındaki kurumuş çiçekler var sadece.

Uzak köyler kurmuşuz birbirimize.

Bir dağa çıkıp sesleniyorum sana bağırarak.

O sırada tüm kuşlar uçuyor benim bağırmamla.

Uzaklaşıyorlar benim gökyüzümden.

Unutmaya yüz tutmuş her şey.

İşte öyle sessizce unutuyoruz sonra.

Sahi unutuyor muyuz?