Buradayız, yine çiçek. Gözlerim yine kan çanağı. Hissedebiliyorum akan damlaların sıcaklığını. Arada bir endişe duyuyor içim, bu kadar sıcak olması normal mi?
Yine gözlerimi açıyorum ve seni görüyorum çiçek. Bunca zaman beni beklemişsin, biliyorum.
Ne yapacağım ben bu kafayla çiçek. Hep böyle kayıp mı olacağım? Uyandığımda hep pişmanlıklarımla mı yüzleşeceğim?
Ben neredeyim, sen neredesin çiçek... Bu kovalamacadan artık sıkıldım. Ne olur elini tutsam ve hep birlikte olsak. Ama yok, hep yenik düşüyorum uykuya.
Bu fırtına dinmek bilmez mi?
Bir öpüşsek her şey geçmez mi?
Sana ihtiyacım var çiçek. Bu ara hiç olmadığı kadar ihtiyacım var sana. Babamın anlattıklarından sonra gece uyuyamaz oldum. İşin kötü tarafı en yakın arkadaşıma dertleşmek için mesaj attım ama mesajlarıma dönmüyor. O beni yatıştırır ve akıl verirdi ama yok. Saat henüz bir ama muhtemelen uyumuş.
Kızıyorsun dimi çiçek. Eğer arkadaşlarım mesajıma dönseydi onlarla olurdum. Sen aklıma gelmezdin bile.
Sadece ihtiyaç duyduğumda yanına geliyorum. O kadar aptalım ki hala kendime bir gram değer veremiyorum. Özür dilemeye yüzüm yok çiçek. Sürekli özür dileyip arkasında durmamaktan tekrar aynı duruma düşmekten bıktım.
Sadece artık kendime değer vermek ve kendim için savaşmak istiyorum.
Bu hayatın yazılı olmayan bir gerçeği var o da ölüm. Her şeyi boşverip sadece kendime odaklanmak istiyorum ama o da beraberinde çok şey getiriyor.