Bir dünya olsaydı ikimizi saran, koruyup kollayan, seninle dünyamız pek neşeli olurdu. Aslını söylemem gerekirse şey... Nasıl olurdu? Düşünsene bir ben bulutların üstünde sanırken kendimi, sen yeryüzünün insana en karanlık gelen yerinde, kötü demeyeceğim, karanlık işindesin. Aslına bakarsan buna iş demek pek doğru sayılmaz. Ben nasıl zihnimi dünyanın pembeliğine inandırmaya çalışıyorsam sen de dünyanın üstümüze her yeni gün karanlıklar getireceğini düşünüyorsun. Benim kalbime göre sen karanlık zihninin esirisin. Ben de belki de hiç gerçek olmayacak tozpembe zihnimin. Bazen hayatta bazı ortak noktaları yalnızca zıtlıklar bir araya getiriyor. İnsan zihnindeyken özgür sadece. Neden realist olalım ki bana sorarsanız hayallerde yaşamak, gerçekleri örtmez. Her zaman ensemde hissederim gerçekleri. Öyle gerçekler var ki pembe düşlerim griye dönüyor. Ben gerçekleri görmüyor değilim ki, gerçekler var, gerçekten varlar. İnkâr edemem. Hep sihirli bir gücünüz olsa ne olurdu diye sorular dolanıyor etrafta. -Ben görünmez olmak istiyorum,

- Ben uçmak istiyorum, -Ben...


Ben mi? Ben, daha çok düşünmek ve düşlemek istiyorum. Bir de tozpembe zihnimin gerçekle dost olmasını. Sahici birçok duygular; en çok saklamadığımızda, kontrol etmediğimizde gerçek. İnsanlar sadece en acı anlarda gerçek belki.

Kalp mi akıl mı seni gerçekler karşısında diri tutar? Yaşamımda kimseyle konuşmadığım, kimseye sormadığım zihnimin günlük yaşamımda hiç bana gülümsemeyen yüzü ancak yazarken ortaya çıkıyor. Gündelik dertlerden uzak günlerce tartışacağım içimdeki soruları kendimle. Kayda değer ilerleme olur mu bilmem. Kendine sorular soran, kendi ile konuşan biri, günümüzde pek hoş karşılanmaz sanki. Belki de story atıp bugün ne giysem anketi yapmalıyım. Dünyanın benden büyük beklentisi olmalı ve gayet tabii insanların da. Yok canım sanmam, ben en iyisi şöyle güzel çıktığım bir selfiemi post olarak atayım. Dünyanın öbür ucundaki insanlar mı? Nasıllar, nasıl yaşıyorlar? Aa takip isteği gelmiş. Bak görüyor musun dünyamızdan nerelere geldik. Bu bir başkaldırıdır ve yeni dünyalar yakındır. Coğrafya kaderdir belki. "Millet neler yapıyor biz ne yapıyoruz". Demek coğrafyalar farklı düşünüyor. Hissettikleri eksiklikte farklı farklı demek. Kabul. Kabuller değişimin önüne geçiyor belki de ne dersiniz. Ben yaşamıma bakıyorum itiraz ettiğim herhangi şeylere, hayır dediğim, kesinlikle olmaz dediğim. Sanırım yok. Ve ben yıllar geçti ama değişmedim fiziksel bir değişiklik değil bahsettiğim düşüncelerim, onlar aynılar yanlışlar vardır elbet size göre, onlara göre. Hiç ulu orta açık edilmediler. Kesin yargılar kurulsun istemedim. Düşünsenize tutku ile yaptığımız, günlerce kafa patlattığınız sorular, doğruluğuna neredeyse emin olduğunuz yanıtları, birileri için hiçbir şey ifade etmiyor. Bir diğer ihtimal birileri için bir şeyleri değiştirmenin, geliştirmenin ön adımı. Sanırım satırlarım burada son buluyor. Sevgiler.