Olmaktan korktuğum yerdeyim. Kendimi sorguya çektim. Herkes sanki yanımdan geçip gidiyor ve bir siluet gibi yolun ortasında duruyorum.

Bu aralar o kadar çok anın içindeyim ki. Anda kalmanın ne demek olduğunu daha iyi hissetmeye başladım. Artık dünün tarih olduğunu, geleceğin ise belirsizliğin kuyusu olduğunu anladım.

Şimdi ise kahvemi bitirmeye çalışırken,

Çelişkili davranışları bir mantığa oturtmaya çalışırken,

Anladığımı zannettiğim çoğu şeyi aslında tam anlamıyla anlamadığımı farkederken,

Saate baktım.

Vardiyam başlamak üzereydi.

Kalkmak zorundaydım.

Bu yazı bitmek zorundaydı.

Ve ben aslında tek bir gerçeğin değil,

Gerçekliklerin olduğunu,

Herkesin kendi gerçeğine sımsıkı sarıldığını anladım.