Kelimeleri sökülmüş bir şair ile

Neyi süsleyebilir ki bir kaç kürek aydınlık?

Yağı dökülmek demek bir kandil için,

Artık çok uzak bir şiir midir karanlık?

(Tak tak tak)

Duy sesimi kemik!

Her neredeyse ördüğün yeni keder kozan,

Hatırla orada dün gördüğün insan rüyasını.

Hatırla arkaya dönememek dünyasını.

Vakitsizlik ipekleri sıkıyor mu şimdi anlat.

Hem biliyorum,

Kurudu düşüşlerin,

Mürekkep de çırpmıyor parmak diplerin artık biliyorum,

Öyleyse asıl, 'telaş ölmüş' demek,

Demek şükür, kavgan bitmiş,

Demek dağılmış hummalı fukara uçuş,

Düşmüş orada yıldız,çekilmiş perde.

Milyon bavul nefes ve kelime yükü ile,

"Ne" aranmaz bilinmez nerede?

Söylesene o Tanrı diyarı hangi dilde?

Ne olunur orada,burdan götürülen o yapış yapış ruh içinde?

Evet,

Tam orada evet,

Senin apaçık yokluğunda,

Mühim hikmetler uluorta serpilip,

İpin iki ucu 'her' kuşağını, bir boyuna yutmak zamanı yaşanınca,

Anlat artık bana;

Çocuk olmak dünyası bitince,

Ya da çocuk saklambaçla dönülmeyecek yolları görünce.

Toprak kendinden şairi süzüp,

Kelime bizzat Tanrı olunca gelen günü anlat!