Ayıklayabilirsem ayıklayayım pirincin taşını.
Bir kaş çatışının yüreği yaktığı ânları.
Susuzluktan kuruttum damarlarımı.
Bir köşede kustum, mücerret hiçliğimi.
Yıldızlar kadar hüzünle baş başayım.
Ezilip bükülen hecelerin koynundayım.
Dalgaların savurduğu karanlık kıyıdayım.
Yürüsem de koşsam da yetişemem o vapura.
Bir göz kırpmalık vakit kaldı kalkmasına...