Bırakın kayıp giden dünyayı,

İçindeki çığlıkları, dışındaki düğümleri,

Her ses bölgesel ve civar çevrelerde duyuluyor.

Tırnaklarda yıkılan bir sürü Çin Seddi var.


İçimizde boyalı, hüznün kelimeleri.

Başka duygulara yer yok mu yani?

Hep mi hüzün mevsimi, hep bir saman nezlesi.

Dudaklarda kırık camlar var.


Anlamaya çıkmıyor sokaklar,

Anlaşılmak üstüne bir iki debeleniyoruz işte,

Konuşmalarda yemek kuyruğu,

Kulaklarda İsrafil suru var.


Bilsek de terk edemiyoruz aşağılık âdetleri,

Bizi dibe çekmeye gönüllü taşları.

Bir tahterevallide karşılıklı oturmuşuz kendimizle,

Bizden ağır zaaflarımız var.


Kontrolü kaybetmiş hâlimizden,

Sorumlu ve bilinçliyiz.

Ekosisteme dönüşmüş aramızdaki kurallar,

Doğal seleksiyon kuralı kabul görmüş yaşamak kırsalında,

Boynumuzda diş izleri var.