geçmişi değiştirme şansınız olsaydı ya da geleceği yeniden revize etme neyi değiştirirdiniz? tercih ve kararlarınız ne olurdu? çünkü insan kendini değiştirmek ve revize ederek yeni bir evren var edebilir mi? bu soruların güdümünde; geçmiş-şimdi-an-gelecek diyagramının şekillenmesi zaman-mekan ikliminde bir kuraklık mı yoksa ütopik bir dünya mı var ederiz? bu bilinmezci yapıya rağmen insan hala geçmiş-şimdi-an-gelecek bağıntısında çizgisel ve dalgasal hareketleri analiz ederek; değişime ve dönüşüme ön ayak olacaktır. çünkü yaptığımız, yapacağımız ve yapmış olduğumuz eylemleri sadece kadercilik anlayışıyla sınırlandırmak bize verilen aklın tutulması olarak algılanabilir. bu yüzden bize verilen aklı kullanmalıyız. aksi takdirde ne verilene ne de verene dair hiçbir tutum ve davranış gerçekleştirmeden yaşamsal formumuzu öylesine yaparak edimlerde bulunuruz. peki bu edimlerimizin varlığı insan olmak koşulu altında nasıl değerlendirilmelidir? çünkü antik yunan felsefesinden günümüze kadar gelen tüm yordamalarımız akıl mefhumunun gerçekliğini teyit altına almaktan başka bir açıklamadan başka bir şey değildir. yani tüm eylemlerimiz akıl kavramına uygunluğu ve uyumluluğu içinde olmalıdır. bu akıl bazen tümel bazen de tikel önermelerin içinde bir yapıya sahiptir. bu yüzden insan olmanın koşullarından biri de usun salt yapısını koruyarak hayatta kalma serüvenimize devam etmektir. o yüzden aklınızın ve ruhunuzun birbirlerine olan uyum düzlemini yakalayarak varlık evreninde bir tohum ya da ağaç olma özlemimizi giderebiliriz. kısacası aklınızın ve ruhunuzun gösterdiği yolu birbirine örtüştürerek karar ve tercih savlarımızı dikkatli boyutlarla sunmamız gerekir. aksi takdirde ne geleceği ne geçmişi ne şimdiyi ne de anı varlığı ya da yokluğu güdümünde bir harf dahi hatta nefes bile alamadan sadece ara form tanımı altında ezilerek var-yok oluruz. peki var-yok olmaya ne kadar hazır ve cesaretimiz var?