Düşündüklerini yazamayacak kadar taze
Umut edemeyecek kadar hırpalanmış
Yıllardan on altıyım
Yeri belirsiz birkaç mermi kovanı
Plastikten çok nefret kokan
Duyuyorum
En yakınımdaki ses onun esiri
Gökyüzünün binalara yakın olduğu bir gece
Tanışıklığı evvelden alışkanlığı yeni
Camımdan yansıyan gölgede serenadına varan ruhlar
Aralarına karıştım
Zamanı dolmadan kokusu tenime basıldı
Göğümde bencil, sıska eller göründü
Defolmuş korkulara sığındım
Çektiğim acıya bastığım toprak delindi
Bulduğumda derisi delik deşikti
Adımlarımdan korkar oldum
Bir morluk vardı bendekinden beter
Tükürdüklerimin altında ezilmiş
Anlaşılan aynı yerden yemişiz tokadı
Yere kapak oldum
Ben şimdi onun altıyım
Verdiğim savaş karışmak içindi
Kalıplaşmış topluluklara
Cephelerden kendimi seçtim
Yenilgiler kazandım ölümleri tattım
Beni gömdükleri yere resmim asılıydı
Ben kendimi gördüm
Gören gözler kör oldu
Es geçilen bendim
Ben varlığın aldanmasıyım
Sokak sokak gezdiğim yerler bilirim
Döndüğüm her köşe bir soluk
Bitişinde oraya ait başka bedene büründüm
Gören olsa ardıma bakar hangi fikir kovalıyor
Ona sahip olmayandan doğan varlık
Belirsizliğin içindeki hiçlikse
Ben kendi hayatımın hiçiydim
Eksilirim ama azalamam
Bu sebeptir ki kaçarım
Fikirlerden değil varlığımda kaybolmaktan
Şu yarım yaşımda
Yaşamım devamı olan çıkmazdır
Yaşananların bedeli ömür eder
Yine de suçuna suçlu hakimdir
Şu yaşın eşi
Her gelecek gün çağrısında
Kanları donmuş bıçağın peşine düşer
Lafın kısası
Dertlerin hası
Satırlara savurduğum her bela
Benim bu garip varoluşumdan...