zihnimizin bize verdiği acı kadar kimse bize acı veremez ve zihnimizin bizi iyileştirebildigi kadar hiçbir şey bizi iyileştiremez. Her gün doğan bu güneş herkese nasıl sevinç getiriyor? Peki beni neden heyecanladırıp sevindirmiyor. Sorunun kaynağı niye sürekli benim. Niye sürekli "Aynanın karşısında kendini biraz sorgulamalısın bence." sözlerini duyuyuyorum. Sorularım düşünmeye devam ettikçe artar ama yanıtsız kalanlarım elllerimde biriktikçe birikiyor. Yanaklarım ıslak ve zihnim bulanıklıkken kime ne faydam dokunur ki. Gitmek mi lazım buralardan bir süreliğine ya da sonsuza kadar kaçmak mı lazım yoksa savaşmak mı gücün yettiği kadar. Belki de seyirci kalırsam sahne oynanır perdeler kapanir ve alkis çalınır kulaklarıma ve acı diner. 19'uma girdim artik 17'imi görmeyeceğimi düşünürken ve ve inthiar eşigindeyken. Hala bir şeyleri degiştirebilmiş değilim gerçi. Bu 2 yılda bir şeyler kazanmaktan çok kaybettim beynimdeki sesler daha da çoğaldı, daha garip davranmaya basladim. Her güzellik örtmezmiş çirkinliği onu öğrendim. Sanmazdım bu kadar uzun nefes alacağımı. Gülerken beynime dank eden düşüncelerim olacağını. 19 yıl. 19 yıldır bir kabusun içindeyim ve sanırım canavar benim.

duşya