Sandalyenin altına beyaz beyaz damla lekeli kapkara o kedi geldi. Bugün de ayran dökmüşler çocuğun suratına. Parmaklarımı uzattığımda ürken, geri bir pati atan bakışlarıyla. Evimdeki oğlumu düşündüm Yumak Efendi'yi. Onu da bulduğumda suratında dünyanın tüm silleleri vardı. Toz toplamıştı sokaklardan. Şimdi evde yediği önünde, yemediği arkasında hayatıyla korkusunu yenmedi,ürkekligi de geçmedi. Ama tüyleri,kadife siyahi parlaklığına dönen tüyleri. Parlıyordu oğlum. Daha iyi şartların travmaları iyileştirmemesi ama seni fiziksel güzelleştirmesinin bir örneğiydi. Neyse seni de alamazdım çocuk. Evim,balkonum iyileştirmek istediğim kedilerle doluydu. Sadece fiziksel iyileştirebileceğim çocukların, acılı bakışlarıyla doluydu. Mekan doluydu,damla da alamazdım. Ben de doluydum bunca sessiz acıya. Varoluşum toz toplamıştı, parlayacaktım. Sahi kaç kedi alsam parlayacaktım.