İnsan aslında kendini duyabildiği kadar yaşar acılarını, korkularını.
Sen hâlâ üzüldüğünde, ağlarken çığlıklarını içine atmaya devam mı ediyorsun?
Sen de bendensin... Biz niye kaybediyoruz biliyor musun? Biz onlar ne zaman gel dese gittik çünkü, ne zaman onun eline kıymık batsa ilk biz koştuk eczaneye.
Hani diyor ya bir abimiz, gel desen koşa koşa gelirim hem de cam kırıklarıyla döşenmiş olsa da sana gelen yollar, diyor. Şu cümledeki acizliği gördüğünü biliyorum. Şu cümle o kadar ağır ki, zaten ''aşk'' denilen şey tam da burada devreye giriyor. Aşk, gurur falan dinlemez. Onun için kimseye yapmayacağın fedakarlıkları yaparsın, sonra ne mi olur güzel kardeşim? Sonra der ki: Yapmasaydın.
Yutkunamazsın, sonra bir şeyler anlatmaya çalışırsın ama konuşamıyorsun.
Çünkü sen hâlâ ona rağmen onu seviyorsun.
O yüzden biz çığlığımızı daima içimize atmaya devam edeceğiz.
Uyku girmez gözüne gönlü viran olanın. Her zaman olduğu gibi uykuyla aranda dualar kadar mesafe var. Bir zamanlar onsuz 1 dakikan geçmesin diye ellerini açarken şimdi aynı elleri Rabb'ine onu unutmak için açıyorsun belki de...