Sessizliğinin utangaç uzuvlarına inat, konuştukça içindeki minik kuşları buğday taneleriyle besleyen bir kadın tanıyorum. 


Gündüz siyah hırkasını giyip geceye döndüğünde,

gereksiz mega mesailer bittiğinde,

yorgunluk köşesine iliştiğinde,

tv kanalları kan kaybetmeye başladığında,


fısıldamaya başlar.


Soğuk mevsimlerin üzerini örter hırkasıyla, 

yumuşak yün yumakları gibi.

kar mutluluktan ağlar,

yağmurun ağzı kulaklarında.



Şimdi bana ne olduğunu sorabilirsin. 

Onun ne yaptığını anlatabilirim.i