"Kuşkonmaz bir kafesin içinde özgürlük

Ve engebeli sert yokuşlar"


Tutsaklık kirasının yanlışlarla ödendiği çölde

Gezerken rastladı kalbim 

Bir haziran akşamında

Ardında kervanıyla kilometrelerce hayali 

Çürük kağıt parçasının son cümlesinde tutuşturan

Umut satıcısına.


-İster misin yeni doğmuş bebek gülümsemesi

Yahut masallarda saklı cümlelerin prensesi

Bak şurada Mecnun'un kaybettiği şarkının son Leyla’sı

İşte bir adım ötede 

Dostluk ipiyle dikilmiş zaman askısı


-Bilmez misin ey ahmak, doğarken ağlar insan

Hem masallar mutluluk kadavraları kadar yalan

Delirerek ödedi Mecnun, Leyla’nın aşkına borcunu

Çekil önümden satıcı!

Ben zaten yıllar önce kaybettim o ipin ucunu.


-Yeni yetme acıların girdabı sığdır

Sanma ki çiçek yetişmez yarının ufuklarında

Fesleğen gözlü yıldızlar derman olur kanayan yarana

Şimdi sırası değil ey gezgin!

Al şu gök mavisi fısıltıları, hüznünü rafa kaldır.


-Yularına tutunduğum cehennem prangalarıyla

Hemdem olmuş kara güne merhaba diyen güneş

Ciğerimi parçalıyor sokak, ucube köşebaşlarıyla

Ne kadar çabalasan da nafile

Tenimi sarmalıyor hatıralara teşne ateş.


-Belli ki fırtınalı savaşlardan yorulmuşsun

Yosun tutmuş gözyaşını dindiren muhkem kollar

Sevdim dedikçe farkında olmadan vurulmuşsun

Bırak serbest kalsın ruhunun sancısı

Bırak, yaşamın mayasını yoğursun umuda çıkan yollar.


-Nasıl söndürülür sanrılı saatlerde korku desisesi

Söyle varılacak durak, sığınılacak liman var mı?

Adım adım hissediliyor ensemde ölümün sesi

Uykunun yalnızlaştırdığı diyara sor

Kıldan ince mi bu köprü, yoksa kılıcı kınında mı saklı?


-İlgi kıyısına demirlemiş teşyicilerden büyüktür hayat

Sabret, visaline sarıldıkça yakalar insan hedefini

Gözlerinin mehtabı edecek korkularından azat

Şiir tozuyla dalacaksın sevdalara

Yürüdükçe vefalı satırlara kaptıracaksın kendini.


-Boğazımda kaldı, büyük parçasını ısırmışım hayatın

Ziyade olsun, doyurdu akreple yelkovan kıskacı beni

Ecel yüzlü gardiyan, hayalimi yumrukluyor ansızın

İnanmam, inanamam artık satıcı!

Nasıl dayanır bunca söz kırıklığına doğruların bedeni?


-Umudun kaygısız koridorları sana hep açık kalacak

İşte elimde özgürlüğe koşan baharların nefesi

Bir yudum kasımpatı düğünü tüm zehrini alacak

Sırlarla dolu güzel günlerin rayihasıyla

Geri dönecek evinin en kadim dostu: Yaşama hevesi.


-İstemez, sende kalsın viran baharların, çamura batmış hayallerin

Vedaların can pınarından akan bir gülüşle sarhoşum

İstemez, sende kalsın zemini çorak heveslerin

Artık çekil önümden yoluma gideyim!

Ben zaten bilinmediğim bir asrın derin kalabalığında kaybolmuşum.


"Ve uyandı zaman

Dağıldı şairler panoramik tortularla

Artık uzaktadır kalbim 

Yere göğe sığmayan umudun 

Anaforundan"