İnsanüstü bir güç vazgeçmek,

Vazgeçememenin ötesinde sevmek.

Zerre kadar bir hiçken,

Bir telefonla zerrenden de fazla küçülmek...

Tutunmak yaşama çağırıyorken hala gözleri,

Savaş vermek, beyhude bir savaş!

Irmak boyunca koşmak ona,

Kavuşmak var sanarken koştukça uzaklaşmak.

Kavuşmak, devasa olay!

Eğer kavuşmuş olsaydı Mecnun Leyla'sına,

Bir efsane olur muydu ortada?


Bir kalem, bir de kağıt.

Bir de imkansızlığın doruğunda bir aşk var hazinemde.

Sağa sola fırlatılmış bir aşk.

Denizler var arada, biraz da ırmaklar

Hak etmeyen birine yazılmış sayfalar

Dolu dolu akan yaşlar var.

Ama kavuşmak yok,

Vazgeçmek var.


Sevmekten vazgeçmedim ama kavuşmak da değil niyetim,

Artık Piraye olup Nazım'a dönmemeye yeminliyim.

İki ayrı mevsim şimdi bizim baharlarımız.

Kavuşmaktan ziyade biz artık ayrılmalıyız.


Sır gibi bir aşkı yaşadım ben,

Araya yıllar girdi sanarken birileri doldurmuş meğer zamanı.

Uzaklık değil de vazgeçmiş olmakmış bizi yitiren.

Şimdi biz bile değil,

Ben ve siz,

Ben hep bir iz.


Artık ben olmalıyım ben.

Yeter akıttığım yaşlarıma uğruna,

Yeter zulamda biriktirdiğim ahlar.

Öldürecekse, böyle bir vazgeçmek öldürmeli.

Sen benim en güzel hatamsın,

Sen ki

Benim bağışlanması en güç tek vefamsın.


Şimdi vazgeçmiş zamanı.

İki can pazarı, biri ben biri siz

İki beden, biri ben biri siz.


Şimdi ben kirli bir suyum dağlardan akan,

Şimdi ben iğrenç bir avuntuyum sana kavuşamayan,

Şimdi ben cehennemin baş köşesiyim cayır cayır yanan.


Yanacaksa illa,

Böyle bir cehennemde yanmalı insan.


Vazgeçmelerim güzel olsun sana dair.

Çıkarız belki bu kuyuların karanlığından.

Unutmak yok,

Sevmek hiç yok.

Sevda yok,

Yar yok.


Şimdi vazgeçme zamanı.

Güzel gözlerin sende kalsın,

Belki bir gün sen de ağlarsın.