"Ve bu ara yanık kokulu rüzgârlar çarpıyor yüzüme.
Beni soluğumdan tutuyor üşümelerim.
Boğazıma yapışmış sıtmalı kelimeler.
En yakın sağda park'a çektiler kendilerini.
Söz dinlemez oldu sözler.
Adına sır diyorlar sevmelerin.
Gürültülü harflerin sükûta izdivaç ediyorlar.
Mahrem duygularını telveye terk ediyorlar hani.
Yorulmadın mı dilimden, sessiz çığlığım?
Senin yerin dağınıklığım,
Toparla kendimi…"