Gece epey geçmişti, polisler Kız Kulesi'ni seyreden yalnız bir adam gördü, arabası çalışır vaziyetteydi. Yanına yaklaştılar, "Beyefendi ne yapıyorsunuz? Yasak olduğunu bilmiyor musunuz? Sokağa çıkma yasağını deldiğinizin farkında mısınız, üstelik maskeniz de yok." dedi. Adam şaşırmıştı ve hatta göz kapakları yorgunluktan kapanacak gibiydi. Polisler adamın suratına tuttuğu feneri indirdi. Ehliyet ruhsat kontrolü yapacakları anın geldiğini adam anlamış olacak ki adamın yaşına karşın pürüzsüz elleri yukarı kalktı. Polisler muhtemelen GBT sorgusu yapacaklardı.
Adam zor bir hal konuştu: "Ne kadar sürecek bu yasak?"
"Birkaç ay sürmesi bekleniyor." dedi polis.
"Ben bir ay bekleyemem." dedi adam. Usulca gözünden bir damla yaş düşmüştü yanaklarına.
"Hem benim izin belgem var kabul edersiniz belki." dedi. Kağıdı uzatırken dalgalı denizi içine çekercesine bir soluk aldı, kağıdı uzatmasıyla direksiyonun üzerine kafasının düşmesi bir oldu. Sonradan anlaşıldığı üzere sevdiği kadına yazdığı mektuplar ve birkaç hap kutusu yan koltukta duruyordu. Polisler şaşırılacak sakinlikle adamı uyandırmaya çalıştı, neden sonra donakalan polislerden birinin gözleri, adamın izin kağıdı diye uzattığı belgeye ilişti. "Hastanız Abdülhamid Yetim'in 1 aylık ömrü kalmıştır. Evine götürebilirsiniz."