Üniversite bittikten sonra çok büyük bir boşluğa düştüm. Sen de yaşadın aynısını, biliyorsundur az biraz. Gerçi aramızda on yaş var, senin zamanında böyle miydi üniversite ortamı, bilmiyorum. Kötü yemekli ve altı kişilik odaları olan KYK yurtları, engellenen konserler, festivaller... Aman neyse, hiç siyaset konuşacak halim yok. Hem üniversite zamanlarını hiç merak etmiyorum. Şimdi böyle çapkın ve hercaiysen o zaman nasıldın kim bilir. Sana anlatmak istediğim başka bir şey aslında. Üniversite bittikten sonra bütün ritüelleri yaptım. Her yere CV bıraktım, eşe dosta iş aradığımı söyledim, sonra evde oturup kitap falan okudum. Ama vakit geçmedi böyle. Dostlarım, anılarım, en önemlisi özgürlüğüm başka bir şehirde kalmıştı. Kitaplar, filmler bu boşluğu doldurmuyordu. Yataktan çıkmadığım sıkıcı ve üzgün günlerden birinde babannem aradı. Olmaz kızım böyle, daralırsın, yarın eski komşularla günümüz var, bana gel dedi. Başta ne yapacağım teyzelerin yanında diye düşünsem de babannem haklıydı daralıyordum. Tamam dedim ve ertesi gün babannemlere geçtim. Birçoğunu tanıyordum zaten. Acayip becerikli ömürlerini önce eşi ve ailesine, daha sonra çocukları ve ailesine adayan fedakâr anneler olan beş teyze... Bir de babaannem… Kısır, sigara böreği, Rus salatası, çikolatalı kek ve daha başka şeyler olan müthiş bir gün tabağı yedik. Tabağı yemedik herhalde. Bu organizasyonda yapılan yemeklere gün tabağı diyoruz işte, yan anlam deniyor dil bilgisinde. Sana her şeyi açıklamaktan yoruldum, haberin olsun. Sonra kahve yaptım, hem sade hem şekerli hem orta. Kahvelerimizi de içtik. Hatırlarsın, babaannemgilin evi dağ tarafında ama denizi balkondan görürdü. Biz böyle kahvelerimizi içerken babaannemin gün arkadaşlarından en genç ve en güzeli olan Meral teyze birden ayağa kalktı. Kocam geldi, kocam geldi, ben gidiyorum diye. Önce hepimiz ne olduğunu anlamadık. Öbür teyzeler ona, bir sakinleş, ne kocası, o yolculukta değil mi falan dediler. Kocası kaptanmış. Evet ama gelmiş işte, bakın, o gemi kocamın sürdüğü gemi, dedi. Deniz o kadar uzak ki gemiler zaten küçük küçük. Ama kadın bizim göremediğimiz gemilerden birinde kocasının geldiğini söylüyordu bağıra çağıra. Sonra hemen kalktı gitti. Tabii o gidince herkes cık cık etmeye başladı. İnsanlar ne kadar sevse de bizi, arkamızdan konuşuyorlar maalesef.

Ben de çok konuştum senin arkandan.

Çocukları olmamış bu teyzenin, kocası da kaptan, sürekli gidiyormuş, aylarca gelmiyormuş. O da yalnızlıktan hayal gördü herhalde falan dediler ama ben daha fazlasını dinlemek istemeyip bulaşıkları falan yıkadım, sonra da misafirler gitti. Akşam olunca babaanneme dedim ki babaanne, bir Meral teyzeyi arayalım, bakalım eşi gelmiş mi? Olur mu kızım, kadın zaten yalnızlıktan böyle oldu, bir de arayıp üzelim mi dedi. Yok dedim, sen ara, yoksa ben arayacağım. Böyle söyleyince babaannemi ikna ettim ve Meral teyzeyi aradık. Biraz geç açınca telefonu, bu yaşlı insanlar haklı; yeşil gözlü, siyah saçlı güzel kadın yalnızlıktan delirdi herhalde diye düşünürken çok neşeli bir sesle telefonu açtı. Merhaba Meral teyze, eşin geldi mi acaba diye sordum. Evet, şimdi kahve içiyoruz dedi. Babaannem üzülüyor tabii kadın hayal görüyor diye. Bense hâlâ başka şeyler bekleyerek dinliyorum. Öyle mi Meral teyze, selam söyle deyip kapatacakken eşi aleyküm selam deyince babaannem buz kesti tabii. Merhabalar efendim, eşiniz sizin geminizi tanıdı biliyor musunuz, hem de yüzlerce metrelik mesafeden kocaman denizde bir sürü geminin arkasında.

Bunu söylerken hâlâ hayret ediyordum. Bu kadın kocasının gemisini nasıl tanımıştı? Aşk böyle bir şey herhalde, her şeye kör olup sadece onu görmek... Ben de her şeye kör olmuştum bir vakit, sadece seni görüyordum. Bilime inanıyordum seni tanımadan önce. Aşkın hormonsal bir şey olduğunu düşünüyordum. Şimdi bütün astrologları dinliyor, falcılara gidiyor, istiare uykusuna yatıyorum. Seni bana getirecek her yolu deniyorum. Allah’la da aramız düzeldi. Sana esenlik versin diye dua ediyorum hep ona. Benim de aklımı korusun diye sessizce rica ediyorum. Ama seni artık beklemiyorum Meral teyzenin kocasını beklediği gibi. Sana olan aşkımı sevmeyi öğrendim. Bir de mektup yazmayı. Allahaısmarladık…