Bilmiyordum kaçarken bu kadar etrafı dağıttığımı
Nerden bilebilirim ki kaybettiklerimin eşsiz olduğunu
Aradım hiçbir yerde yoklardı
Nerden bilebilirim ki döndüğümde onları bulamayacağımı
En sevdiğim şarkıyı bulamıyorum mesela
Kederli bir günde rastladığım
Radyom bozuktu bir zamanlar
Yaptırdım ama denk gelemedim bir daha
Sevip kuruttuğum bir çiçek vardı mesela
Onu sarıp sarmalamak istedim uzun zaman sonra
kitabımın arasından kayıp gitmiş
Kokusu sinmiş her bir sayfasına
Çok şehir gezdim sana yaklaşmak adına
Uzaklaşmıştım oysa her adımımda
Bulmak istedim seni sevdiğim çiçeğin yanında
Sen başka şarkıda dans ediyordun oysa
Şiir okudum geçen gün sayfalarca
Belki birinde sana rastlarım diye
Vermediler senden bir parça
Çok kızdım o gün tüm mısralara
Bir gün tam kapını çalacakken
Veda mektubun ulaştı elime
O gün okumayı unutmak istedim ilk defa
Kelimeler kurşun gibi beni delip geçerken
Istemedim ben sana veda etmek
Kaçtım hep o acımasız kelimelerden
Sense bir bir kuşanmıştın hepsini
Bana sadece kendine iyi bak kalmıştı geriye
Mektubun sonuna gelince fark ettim
Zarftan bir çiçek sesleniyordu bana
Kurumuş dağılmış ve paramparça
Çıkartınca anladım onu ordan
Uğruna dünyayı dolaştığım çiçekti o
Bir iç çektim mektubun sonunda
Şarkı açtım o en sevdiğim kanaldan
Denk gelemediğim o şarkı çaldı bir anda
Kayıp giden her şey bi an tutunmaya başlamıştı bana
Bir kitap aldım elime
Bakışıyordum sayfalarla
Necip Fazıl benim yerime yapmış çoktan bir veda
‘’ Yürü, gölgen seni uğurlamakta,
Küçülüp küçülüp kaybol ırakta
Yolu tam dönerken arkana bak da,
Köşede bir lahza kalıver gitsin!’’