Gidiyorsun...

Hiç bilmiyorum olmadığın zamanları bu yerde,

Ardında kalıyorum yine.

Birkaç duvar kalıyor bana,

Sana bakan birkaç pencere,

Dönüşünde sana rastlayacağım bir köşebaşı,

Sana açılan bir kapı,

Seni bulduğum bir çekmece...


Gidiyorsun...

Gülüşünle nefes aldığım koridorlar kalıyor bana,

Sesinin yankılandığı birkaç oda,

O, yaramaz çocuklar gibi bakışların,

Varlığıma olan uzaklığın

Ve tüm sıcaklığın kalıyor bana.

Bir başka kalıyorum bu kez ardında.

Bu sefer tam anlamıyla bir veda...


Gelişinin güzelliği hep aklımda;

Akşam güneşinin aydınlattığı o halin,

İnatçı itirazların, olmazların...

En güzel halinle varoluşların...

Tepeden tırnağa titrediğim anlarım...

Hepsi aklımda.

İyi ki varlar.

Sen gidiyorsun, onlar kalıyor bana...


Laf olsun diye söylemiyorum inan,

Kaç yıl geçerse geçsin unutmam.


Sen, benim yirmi beş yaşımsın.

Yirmi beş yaşımda rastladığım hayatsın,

Tüm zincirlere rağmen bileklerimdeki,

Dokunabildiğim bulutlarsın...


Hiç vazgeçmek istemedim.

Hiçbir ayrıntıyı unutmak istemedim.

Hiçbir hüzünde, varlığını yok saymak istemedim.

Bil ki ömrüm boyunca hep içimdesin.

Bugüne dek iyi kötü her ne olduysa,

Ve gelecekte her ne olacaksa olsun,

Bendeki yerin hiç değişmedi, değişmeyecek bilmelisin...


Sana son bir kez sarılmak isterdim,

Son kez kokunu alabilmek...

Bana bu izni verirsin sandım,

Ama karşımda yine olmazların...


Son defa dokunamadan bu gidişi nasıl kabul edeceğim?

Akıl ver, hiç bilmiyorum inan...

Kabul etmesem ne değişir,

Ne geldi ki elimden bugüne kadar...


Daima özleyeceğim,

Ve hep bekleyeceğim inan...