Pişmanlığın vicdan azabıyla harmanlanması ve Korkunç İvan'ın oğlunu öldürmesi... IV. İvan ilk kez Rus çarı olarak taç giymiş ve oğlunu öldürmesiyle bilinmiştir. Rus çarı İvan, Korkunç İvan veya İvan Grozny isimleriyle de tanınmıştır. IV. İvan'ın Korkunç İvan olarak anılmasının bir diğer sebebi de karısı Anastasia'nın ölmesiyle duygusal yıkıma uğramasıdır.


Korkunç İvan'ın, Oprichnina isimli teşkilatı kurmasıyla zalimliği ve zulmü de son derece artmıştır. Özellikle kimi tarihçilerin anlatımına göre, organların ayrılması, derinin yüzülmesi gibi işkence ve zulümlerde boy göstermesi, zalimliğini ve korkunçluğunu da gözler önüne sermektedir. Kimi tarihçiler ise İvan'ın işkence ve idamlara da katıldığı söylenenler arasındadır.


Rus ressam İlya Yefimovich Repin'e ait olan bu tablo 1885 yılında yapılmıştır. Bu eserde ressam İlya Yefimovich, tablonun anlatı görevini Rus tarihçi Nikolai Karamzin'e vermiştir. Anlatısına göre, Korkunç İvan ile oğlu İvan'ın araları pek iyi değildir. Nitekim bir gün Korkunç İvan, gelininin odasına habersiz bir şekilde girer ve gelininin üzerinde uygunsuz kıyafetler görmesiyle onu sinirle döver. Lakin Yelena (gelini) o sırada hamiledir ve şiddet sonrası bebeğin ölmesine sebep olmuştur. Sesleri ve çığlıkları duyan Oğlu İvan odaya girer ve şunları söyler: ''ilk karımı sebepsizce manastıra gönderdin. İkincisine de aynı şeyi yaptın. Şimdi de üçüncü karıma vurdun ve oğlumun ölmesine sebep oldun.'' demiştir.


Kavgadan sonraki günlerde araları gittikçe kötüye gitmiştir ve Korkunç İvan, oğlunu itaatsizlikle suçlamış ve kafasına asası ile vurmuştur. İvan'ın danışmanı Boris Godunov olayı yatıştırmak istemiş fakat kendisi de darbe almıştır. Oğlu İvan, yaralı halde yere yıkılmış; bunun üzerine Korkunç İvan koşarak oğlunun yüzünü öpmüş ve, ''oğlumu öldürdüm, oğlumu öldürdüm!'' diye bağırmıştır. Oğlu İvan, birkaç saniyeliğine kendine gelmiş ve adeta sayıklayarak şunları söylemiştir:

''Sadık bir oğul ve sade bir kul olarak ölüyorum.'' İvan, oğlunun ölmemesi için durmaksızın dua etmiş fakat oğlu İvan, birkaç gün sonra ölmüştür.


Adeta ders niteliğinde olan bu eser, aslında bizlerin öfkeyle yaptığımız durumların sonradan nasıl vicdan azabına döneceğini açıkça gözler önüne sermesidir. Derin bir sessizliğe gömülmüş de olsak, vicdanın sesi en şiddetli azaptır.




Yazar: Burcu Çiçek