Öğrenmek istiyoruz: -Kuşkular "hayır" diyor, Francis Bacon bana ulvi bir karakter olarak gelirdi, okul kütüphanesinde uyuklarken. Şimdi bir saçmalığı bitirip İllüzyonlar'a gömüleceğim. -Saçlarıma biryantin sürmeyeceğim- Gerçeklerden kaçmak sanırım modern insanın en büyük başarılarından biri, kendini kandırmak konusunda herkes bir usta. ''Ben dürüst bir insanım.'' Ancak sahtekarlar cümlelere böyle başlar. ''Bak bu hepsinden farklı.'' Hepsinden farklı olacak kadar değerli ise benim onunla bir işim yok, sıradanlığı arıyorum. Belki ''görünmez'' olmanın yolu budur, sıradan olmak. Gerçeklerden kaçmak için binlerce yol var, 1346'da çok yer yoktu, şimdi her taraf kaçabileceğimiz kayıp cennetler. İnsanın günü eskisine göre çok kolaylaştı, daha az efor daha fazla verim. Ne kadar ekmek o kadar köfte fikrine karşı bir saldırı. Modern toplumun yarattığı yüzlerce çelişkiden ve gereksiz arzudan biri de bu, belki borsadaki hisselerimi satmak için, piyasanın açılmasını beklesem vakit anlamı farklı bir anlam kazanacaktı. İşte ödül ne kadar büyükse zaman o kadar önemsizleşiyor, bu korkunç. Oysaki zamanın en azından herkese eşit davranması gerekirdi, günde 12 saat çalışan birisi için zamanla bütün gün kafelerde pinekleyen o insanların günü eşit midir? Oysa zamanın amacı yaratmaktır, bir şiir belki ufak bir çiçek. Ancak yok, başka bir şeyler yaratmak belki Empire State binası veyahut Nijerya'da ucuz petrol kuyularında çalışmak. Kaçmaktan bahsediyorduk, ancak kendinden kaçmak. Çünkü en gerçek olan şey bizizdir, kalan her şey aldatmaya yöneliktir. O reklam tabelası, sevgi dolu sözcükler liderlerin, bizi vatan için feda olmaya davet etmesi. Yani her tek sahtekardır, çünkü bu bir işletim sisteminden geçen kodlar gibi, insan da özündeki şeyleri, dışarı bükerek verir. Ancak iç konuşmalar gerçek olabilir, diğerleri başka şeylerin etkilerinin altındadır. Biz ise tek yalan söylemememiz gereken insana, yani kendimize yalan söylüyoruz. Ancak bu bir zorunluluk yoksa tek akıl-baliğ insan kalmazdı etrafımızda Groschen. Ben dürüst bir insanım, en azından sana karşı. Söylememem gereken şeyler söylememin sebebi budur, beni mazur görmelisin. İnsanın dehlizlerine kadar, ‘’insani olmayan’’ şeylerin dolmuş olması çok gariptir. Bir Havari'yi bile mengeneler ile sıksak, yalan ve pislik akacaktır. Ancak varoluşçulara bir an kulak verirsek, insanın kendini oluşturduğunu düşünürsek, kim neden sahtekâr olmak istesin ki? Ancak bazıları istiyor ki dünyamız bu kadar kötü bir yer. Ne aradığımı bilmiyorum, sadece günah çıkartıyorum, çünkü ben de onlardan biriyim. Sevgi cümlelerine karşıyım çünkü içimden gelmiyor, kutlamalar beni geriyor. Sonradan kazanılanın, zaten var olanı yendiği şu tarih çizgisinde hiçbir şey kutlamayı hak etmiyor. Kendinden kaçmaya gelirsek bunun en kolayı, yeterince canlı kurban vermektir. Yani vakti özgürce harcamak, kendimize yönelmeyen her şeye sarılmaktır. Ben bunu okumak ve yürüyüşler ile yapıyorum. Kesinlikle düşünmek yasak!  Sadece yürümek, ve hiçbir şey elde etmeden parkuru tamamlamak gerek. Okumak ise aklımın kurtlarını başka yerlere çekerdi, ancak okumalar ne kadar alakasız olursa o kadar yararlı oluyor. Gerçekten, sizi o kadar dağıtıyor ki toplamak imkansız. Kimse sabit kalmak istemez. Bakıyorum da kitaplıkta, ''Dekameron'' ile ''Kalıtım ve Evrim'' sırt sırta. Düşüncelerimi bile kategorize edemiyorum Groschen, belki onların arasında gezmeyi bundan seviyorumdur. Bazen Galata Köprüsü’ne dayanarak bekliyorum, hiçbir şey düşünmeden. Belki birisi geçer selam verir diye, insanın hiçbir zaman gerçekleşemeyecek şeyler için bu kadar mücadele etmesi onun en büyük gücüdür. Bir gün birisi gelecek oradan, biliyorum belki başka bedenlerde.