vazgeçtiğin kadar içindesin bu oyunun,

yazılmış senaryolar tekrar ederken kendini,

işte ışıklar üstünde ve vitrindesin.


geçenin gözü kalıyor mu emin değilim,

gecenin öfkesi geçse de sözü kalıyor.

sürekli uyarılmama gerek yok, kendimdeyim

ilerlediğimi sanarken lanet sahne başa sarıyor.


körelmiş kalplerde süngü takılı hançerler olur

damağında acı tadına kan karışır toprağına.

yağmur havada kurur.

ordular çekilsin ordugahına.

bitmeyen bir savaşın içinde daha kaç kişi

yükseltecek çığlığını ve arayacağız ermişi?


oltasını atmış bekleyen balıkçılara da bak,

ceplerinde kuruşlar ve tepedeki korku bulutu.

deniz şarkılar söylemenin tek yolu var sonuçta.

gerçi sorarsalar sanırım hiç anlamı da yok.

sanki anlamı olan faaliyet mi var?


daha da keskinleştir bıçağını,

daha da daha da derine ittir, hak ettim.

emin ol son soluğu tükettiğimden, hak ettin.

hâlâ umursuyorken bir anlamı olmalı,

güzele varabilecek duygular vardı, yok ettim.

sanarsın ki artık hatıralar kaldı, hayır, yok ettin.