böyle değildin demişler de demişler. hayır diyemememişsin. dilini ısırmışsın da kopartıp atamamışsın hiçbir savunma cümlesini. öyle kalmış. icinde bir sarki çalmış ve cenaze marşı oldugunu hiçbir yaratılan anlamamış. o sarki seni bir girdaba sokmuş, nakaratında boğulmuş kalmışsın. ne zaman ağzını acsan duymuş herkes uğultulu tınıyı ve kimseye neyin ne oldugunu anlatamamışsın bir öyle bir böyle yapmışsın ve henüz gözü oyulmayanların gözünde arsız olmuşsun. öyle kalmış. icinde bir yerlerde çiçek dikmişsin, tüm kanını emmiş büyüyeceğim diye. ölüyorum diyememişsin yaprağına kıyamayıp. kendine ayrı çiçeğe ayrı üzülmüşsün ama yaprak kımıldamamış. hiçbir şey değişmemiş. siz şikayet edince bir şeyler değişiyor ama niye bende böyle oluyor demek istemişsin de herkes kulaklarını tıkamış. diyememişsin bir şey. öyle kalmış. zaman geçmiş. içinde bir yerlerde yangın çıkmış, yanıyorum diyememişsin. bir şeyler dediğinde ve demeye çalıştığında neler olduğunu hatırlamışsın. diyememişsin o yüzden bir şey. her şey kül olmuş. çok sonraları anlayanlar gelip kızmış da kızmış sen yaktın diye. sonra saygısız vefasız olmuşsun öyle kalmış. o yüzden kızmıyorum sana. bir seyler hep böyle böyle ters gitmiş ve ben yolun sonuna gelirken sen artık özgürsün. koş.