Binaenaleyh iki çocuk susuşurlar,

Sokaktan ne bir arkadaş ne de bir dosturlar.

Bilinir ki bir lahza vuslat çayı,

Onlar aynı evin çocukları.


Beyitlerde birleşir elleri,

Şu okunan neye dokunan parmakları gibi.


Tebeddül zamanı uykudur onlar için.

İki çocuklar, biri büyük biri küçük aynı boydalar,

Ceryan gittiğinde bakışır onlar,

Tebessüm etmece oynarlar aralında.


Bir zelzele ele verir içindeki aşkı,

İkisini, birdenbire...

Göz gözden uzak, el elden ırak,

Diz dize, kıta kıtadırlar,

İçlerinde mum, ateşinde vuslat çayı.


Ne tevafuk ediştir bu,

Elden ne gelirse diyerek elleri sahibine açmak,

Etsek kabul olacak dualar var.

Sen o çocuksun işte.

Bir kız çocuğu, bir oğlan çocuğu sessizce kelime kısmaca oynarlar aralarında,

Bir yıldız parıltısı altında aynı evin çocukları birbirini görmeden büyür,

Bir soba filintasına eşlik ederek vuslat çayı yudumlarlar,

İki çocuk birdenbire...


Bir fülut öttürülür martıların ağzından,

Dinletilir bu şehrin çocuklarına,

Hatırdaki en eski bir vapur hatırasıyla,

Annelerinin ellerinden tutaraktan bir kır şenliğine icabet edilir,

Vuslat çayı ikram edilir,

Dudak payınca tebessüm edilir, iki çocukla.


Bir elin nesi var? İki elin sesi var.

Sükut kaplar,

İkiliyi birdenbire...

Kelimeler seviyor olanlar arasında muhabbeti kısıtlar.


Aidatlar toplanır her martı kuşundan,

Bir dudak payınca tebessüm ödetirler.

Borcu kalsın istemeyenler iki kere çukurcuklara vesile olurlar bu havada,

Çayın dumanı gibi çıkar buhar boğazdan,

Anlaşılır vuslat çayı zamanı.


Çay ısmarlanır bu evin çocuğuna,

Eller uzanır ta arş-ı âlâya,

Şiir kurban edilir, şiir okunur, şiir kılınır bu çocukta...

-22/01/19