Yeni yıl hediyesi olarak kızımın bana hediye ettiği bu kitap duygusal sağırlık olarak adlandırılan aleksitimi hastası Yunjae'nin hikayesini anlatıyor.
Kitabın kapağında yer alan bir soruyla içeriğine dair önemli bir ipucu yakalamak mümkün.
"Hiçbir şey hissedemeyen insanlar nasıl ağlar?"

Aleksitimi hastalığı birçoğumuzun bildiği ya da şahit olduğu bir hastalık değil. Beyindeki amigdalanın normalden küçük olması sebebiyle korku, öfke, üzüntü, sevinç, aşk gibi yaşamsal öneme sahip duyguların hissedilememesi durumu olarak açıklanıyor. Duygusal farkındalıkta, sosyal bağlılıkta ve kişiler arası ilişkilerde bozukluk olarak ifade ediliyor.

İnsan düşünüyor; hakikaten hisler olmasaydı hayat biz insanlar için nasıl olurdu? Sahip olduğumuz duyguların içinde yaşadığımız dünyayı nasıl anlamlandırdığı ve olmaması halinde nelerden yoksun olacağımızı anlatan, dikkate değer bir kitap olduğunu düşünüyorum. Yazar bu düşünceyle zorlu bir hikaye anlatımına kalkışarak oldukça zahmetli bir işin altına girmiş ve bence büyük oranda bunu başarmış da. Kitaptan birkaç alıntıya yer vermek istiyorum:

"Normal ne demek?
— Diğerleriyle aynı olmak demek. Epey bir süre sessiz kaldım."

"İnsan eğitimin ürünüdür."

"Kim olduğunu anlayamayan birisi kendini başkalarına nasıl anlatabilir?"

"İnsanların geneli hisseder ama harekete geçmezler. Acıyı paylaştıklarını söylerler ama hızlıca unutuverirler. Benim anladığım kadarıyla bunların hiçbiri hakikat değildi."

"Çünkü insanlar başkalarından farklı olana tahammül etmezler."

"Bunun klişe geleceğini biliyorum ama sevgi, insanı canavar yapmasının yanında en çok insan da yapan şeydir."

"Ama annem yaşamın açtığı yaraların yazıyla asla dile getirilmeyeceğini söylerdi."