Bir dala konmuştu karga cenapları
Ağzında bir parça peynir vardı
Sayın tilki kokuyu almış olmalı;
Ona nağme yapmaya başladı:
Ooooo! Karga cenapları, merhaba!
Ne kadar güzelsiniz, ne kadar şirinsiniz!
Gözün kör olsun yalanım varsa;
Tüyleriniz gibiyse sesiniz,
Sultanı sayılırsınız bütün bu ormanın.
Keyfinden, aklı başından gitti Bay Karga’nın;
Göstermek için güzel sesini,
Açınca ağzını düşürdü nevalesini
Tilki kapıp ona dedi ki Efendiciğim,
Alıklar olmasa iş kalmaz açıkgözlere
Böyle bir ders de değer sanırım bir peynire.
Karga şaşkın, mahcup, biraz da geç amma
Yemin etti, gayrı faka basmayacağına…
Şimdi, aktif metodla yazılmış bir edebiyat kitabı olsa, çocuklara şunları sorardı:
• Karganın ağzında ne vardı?
• O zaman, karga ne yaptı?
• Tilki ona ne dedi?
• Sonunda peyniri kim yedi?
Karga ile Tilki Hikayesi, hakikatte bu suallerin cevabı mıdır? Pek sanmıyorum. Lise seviyesindeki talebeye böyle sualler mi sorulmalıdır? Katiyyen!. Biz yarım asırdan beri, çocuklarımızı her yaşta bebek sanmanın delaleti için ne perişan ediyoruz. Çocuk kafasının, çok kere, hocalarından çok daha zeki hamlelere elverişli olduğunu bilmemiz lazımdır. Bir memlekette beyin kalkınması, vatan çocuklarını uyuşturmakla değil, onların zekalarını bileme imkanları verecek hocalar yetiştirmekle gerçekleşir.
Bu hikayeyi okuyanlara, liselerde bile değil, daha ortaokul seviyesinde şöyle sualler sorulmalıdır:
• Karga tilkinin sözlerine niçin aldanıyor?
• Tilki karganın bu çeşit sözlere kanacağını nereden biliyordu?
• Masal yazarının, tilkiye aldanacak mahluk olarak kargayı seçmesinin sebeplerin ne olabilir? Nihayet:
• Karga masalda anlatıldığı gibi, peyniri kaptırdığına sahiden pişman mı olmuştur? Yoksa, hala, tilkinin sözleriyle mest ve böyle sözlere feda edilecek yeni peynirler bulmak peşinde midir?