Manifestodur, isyandır ve muhtelif aynı anlama gelen kelime karmasıdır

Sıkılmadık mı sahiden, gelir gibi yapıp gidenlerden

Sever gibi yapıp...

İşte bu noktada eleştiri kendimize döner, sevgi birkaç sözden ibaret değildir. Sevgiye yüklediğimiz anlam aslında bizi, altı boş bir hayal kırıklığına uğratır. Zaman, emek, ruh tanışıklığı gibi gibi birçok varyasyon, nerede görülmüş 2, 3 "seni seviyorum" kelimesiyle birini sevdiğimiz, hem diyordu ya bir yerde "bana beni sevdiğini söylüyorsun, ama nerede? Hissedemiyorum "aynı hesap. Niyeyse bu romantik ilişkiler artık kabak tadı vermeye başladı. Kimse sevmiyor, kendini bile, herkes ondan bir arayışta -sevmediği kendini sevdirecek insan arayışı. Beni böyle sev seveceksen şarkısı not düşülsün ve yeni isyana geçilsin

Bu arada sahiden olduğumuz benliğimizle sevilmeyi hak ederken ısrarla birilerinin ama bariz ama alttan alta değişim iması yapması, işte tam bu insanlara, bu yazının kapağı olan fotoğrafı gösteriyoruz:)


Mutluluk ve mutsuzlukla alıp veremediğimiz ne bilmiyorum, mutlu olunca bir tık daha fazlası mutsuz olunca en hızlısından mutlu olma çabası. Duygularımıza karşı o kadar saygısız ki ben de demiyorum her duyguyu bilhassa kötü olanları sündüre sündüre yaşayalım ama en azından sindirelim yahu. Arkamızdan bir mutluluk bekçisi kovalıyor gibi "Eee mutlu değil bu, gül gül hemen!", elinde de mızrağı. Hani gülümsemeler mutluluk belirtisi olsa tamam diyeceğim o da değil ki işi şova döküyoruz artık sayın bekçi. Görsen mutsuzken de bir kahkahalar, bir gülümsemeler. Gerçi zaten sanırım sen içsel meselemizden ziyade dışa nasıl göründüğümüzle ilgileniyorsun.-şey biz ilgilenmiyorsak...

Yani ilgilenmeyelim artık, kendimizden çalıyoruz göz göre göre. Bir yalnızlık korkusu bir mutsuzluk korkusu. Herkesin tenhada olduğu kimlik niyeyse toplumda

"Aaaa, şuna baak, nasıl da yalnıız." tepkisini doğuruyor .Bunu diyen de zaten hâliyle yalnız bir de üstüne korkak ki bir güruha dahil olmak için karakterinden ödün veriyor. Tamam arkadaşlar en kalabalık sizsiniz. Herkes pır dönüyor etrafınızda tamam belki nasıl olduğunuza dair hiçbirinizin hiçbirinden haberi yok ama gidilecekse bir partiye en çok da siz gidersiniz ayol!

Dipnot=Ne zaman bir şeyi eleştirsem aklımda psikolojik yansıtma mı yapıyorum acaba, düştük mü yine projeksiyon batağına diyen bir ses konuşuyor. Hayır ama yani yapılan zamanlar oluyor ama üsttekiler tecrübeyle sabit

aaaa, yeter ama! Dediğimiz bağımızın olmadığı şeyler. Ve ne çok isyan edecek şey var daha sicim sicim geliyorlar aklıma, doldukça geliriz yine.