Beni ya öldüğümde, ya da dirildiğimde anlayacaklar...

Soyut bir rüya da yaşıyorum, bu boyuttan uzakta.

Hülyaya kapıldığımda, uyanıyorum bu somut dünyaya.

Kulaçlarımı suda yağ gibi kaldırıyor, kara görmüş gibi okyansuta.

Çölde bir vaha, boşluktan havaya, dağdaki kar gibi kaydırıyor...

Kârı olmaksızın, herkül gibi kaldırıyor, Kocaman kayalar.

Ve içimdeki haya, ondan bekliyorlar bayağı, benden bu hayatta...


Ama sakladığım kaynayan bir yara var, kanayan gözyaşları.

Yavaş yavaş kayan hayatım, karanlık gerçeğe doğru akar.

Görmüyorlar, ondan yağar yargılar...