Geç mi oldu rastlaşmak için Galata sokaklarında?

Adımlarımız birer ikişer çıkarken merdivenlerden

Yabancı mı oldun bana?


Anlatamadıkların seni de değiştirdi mi?

Sustukların kadar konuştun mu mesela?

Her satırın sonunda bir soru işareti,

                                              beynimde binlercesi.

Yırtılan pazar poşetinden dökülen elmalar gibi

Yuvarlanıyor insanlar hayatımdan

Masaya vurduğum kadehin sesi

                                            daha tok geliyor

Duyuyor musun?

Eski fotoğraflardaki anıları yâd ediyor musun?

Bu geçmişi sana sevdiriyor mu?


Olur diyorum her şeye.

Geçiştiriyorum yaşamayı.

Sakız fallarında baş harfin çıkar belki diye beklemiyorum

                                                             Sakız fallarını da atıyorum

Bir sana değil herkese öfke duyuyorum

Rüzgarına karşı koyamayan tül perde gibi

Savruluyorum yaşamak denen yerde

İstemediğim bir kimliğe bürünüyorum

Yabancılaşıyorum, kendime.

Süzülemedim olmayışlardan

Her olmayışta boğazımda düğümlenenler

Urganıma işlendi şimdi

Biliyordum, ayağımın altındaki tabureyi

sen çekecektin.

Aklım başımda değilken

Sende olmuşluğum çoktu oysa…

Sana koşarken soluk soluğa

Bana sunduğun o yol

Parçaladı ayaklarımı

Beni sen değil

Senin yolun parçaladı...

Ve sonra öylece durdum

Kalabalıktan sesi duyulmayan şehrin ortasında.

Samimiyetsiz insanların kahkahaları

bastırmıştı ah’larını.