Uyuduğumda görüp tanıdığım, uyandığımda görüp kalbimi açtığım yabancı...

Bana yaşamı sunup hayatıma yakıcı bir öpücük bırakıp gideceksin. Bu ne hissiz bir öpücük, ne kavurucu bir yakış... Sen gelmeden önce bana sadece ölmeyi arzulatan bu hayat, şimdi yaşamam için kalbime sımsıkı sarılıyor. Bu ne nefes kesen bir sarılış, ne büyük cam parçaları... İçimde sadece boşluğun olmadığını, duygularımla var olup hissetmekten korkmamam gerektiğini bana göstermen ne büyük bir lütuf, ne büyük bir yıkım. En korktuğum şeyi, yaşama hevesini, damarlarımdaki kanıma bulaştırıp beni zehirledin ve az sonra beni bu zehirle baş başa bırakıp gideceksin. Bu ne karanlık bir acı, ne zalim çıkmaz sokak...

Sadece bir bekçi olman gerekiyordu, kalbime saçlarımı sevdirip geceleri bedenimi ruhumun arzularıyla kıvrandırman değil.