Kapı deliğini hiç zorlamadan açan bir anahtardı

Bana gelişin

Evinin yolunu bilmeden adımlarımın kapının önüne çıkmasıydı

Sana gelişim


Bakkala iki ekmek almaya çıkar gibiydi

Benden gidişin

Hafıza kaybına uğramak gibiydi

Senden gidişim


Bahçemi güllerle donatan adamı

Tanımıyor artık kapılarım

Kapılarını söktüğüm her yer betonlarla kaplı

Seni beklediğim her pencere kenarı duvarlarla örülü

Bir yabancılanışın içinde sancılarım

Bu hayal benim değil

Bu ev, bu mahalle

Sen o değilsin, o sevdiğim

Sokakta görsem seni boynuna atlarım da

Görmedikçe betonlaşıyor kavuşmalara adımlarım.

Neden tek kelime dökemiyorum artık senin için?

Ben seni boşluğa dalmak için mi sevdim?


Sana kaybolan inancımı arıyorum din kitaplarında

Sallanan köprülerde gıcırdıyor dilim

Sebep arıyor gibi beni düşürmeye.

Susuzluktan ölsem,

Senden bir damla su istemeyecek kadar dilsizim.

Çünkü patlayan mısırların bile tencereyle konuştuğu bu yalnızlıkta

Hatırımda senin bana susuşun. 


İçimde karıncalaşıyor bu değişim.

Ben böyle değildim.

Şimdi yeniden gökyüzüne kim çevirecek yüzümü,

Nasıl kırılacak bu kaskatı yalnızlığın kabuğu?